İkinci musîbet, islâm dîninde samîmî olan kimseler sebebiyle doğmuşdur. Bunlar, felsefecilere âid bütün ilmleri red etmeyi dîne hizmet saydılar. Böylece, onların bütün ilmlerini red edip, câhil olduklarını iddi’â etdiler.
Hattâ onların güneş ve ay tutulması ile alâkalı sözlerini kabûl etmediler.
Bu iddi’âların dîne muhâlif olduğunu söylediler. Câhillere yakışan
bu iddi’âları, güneşin ve ayın tutulmasını kesin delîllerle bilen kimse işitince, kendi delîlinde şübheye düşmez. Fekat islâm dîninin kat’î delîlleri tanımadığını, câhillik üzerine kurulduğunu zan eder ve felsefeye karşı sevgisi artar. İslâmiyyetden yüz çevirir. Bu ilmleri red etmekle, islâmiyyete hizmet yapdıklarını zan edenlerin, din aleyhinde işledikleri cinâyet çok büyükdür. İslâmiyyetde bu ilmler hakkında müsbet ve menfî birşey bildirilmemişdir. Bu ilmlerde de dînî mes’elelere dokunacak birşey yokdur.
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” şöyle buyurmuşdur: (Ay ve
güneş, Allahü teâlânın varlığını ve birliğini gösteren iki mahlûkudur.
Kimsenin ölmesi ve kalmasıyla tutulmazlar. Onları görünce, Allahı hâtı
rlayınız.) Bu hadîs-i şerîfde güneşin ve ayın hareket etiklerini ve bu hareketleri sırasında yanyana veyâ karşı karşıya geldiklerini bildiren hesâba dayalı astronomi ilmini red eden hiçbir hükm yokdur.
Anasayfa 10 Düşünce 10 Felsefe 10 Gazali 10 FELSEFECİLERİN TÜM GÖRÜŞLERİNİ RED EDENLERE YÖNELİK ELİŞTİRİSİ